Producer Addict için logo çalışması
Bir süredir parçası olduğum Flarum Topluluğunda gördüğüm bir tartışma üzerine Producer Addict ile karşılaştım. Açıkçası ilk başta bir çalışma yapıp katılmayı pek fazla düşünmesem de yapılan başvuruları pek beğenmediğim için topluluktaki bir kullanıcıya yardımcı olabilmesi açısından kendi çalışmamı oluşturup gönderdim.
Daha önce yarışmaya başvuruyla katılanlar genellikle müzik topluluğu olması açısıyla ekolayzır veya harflerin birleşiminden oluşan plak imgelerinde çok fazla odaklanmışlardı. Bunun yanı sıra başvuru yapılan logo çalışmaları genellike hazır logolara oldukça benziyor ve diğer logolardan sıyrılamıyordu. Ben, kendi hazırladığım logonun çok yenilikçi veya farklı olduğunu iddia etmiyorum ancak tek bir el hamlesi ile kolaylıkla çizilebilir, akılda kalıcı ve renk seçenekleri ile çeşitli başlıklar açısından kolay hatırlanabilir olduğunu düşünüyorum.
Logoyu ilk olarak tasarlamadan önce ilham almak için elbette ben de ilham için listelenmiş logolar arasında göz attım. Fakat bu konuda ilham veren öğelerin de enstrümanlara çok fazla saplantılı olduğklarını görünce biraz uzaklaşmaya karar verdim ve müzik yapımcılarının logoları arasında gezindim. Ardından Abbey Road Studios‘un logosuna denk geldim ve temel ilham kaynağımı almış oldum. Abbey Road Studios’un logosu basit, hatırlanabilirdi ancak çok dolu ve keskin hatlara sahipti. Bunun sonucunda ise tek hamleyle çizilebilecek bir bumerang formunda köşesiz bir nesne çizdim. Nesnenin elastik bir hava yaratması benim için oldukça önemliydi çünkü müziğin dinamik ve eğlenceli olduğunu yansıtmak istiyordum. Aynı zamanda yazı tipinde ise Poppins’i tercih etme nedenim ise endüstrinin ciddiyetini yansıtmaktı.
Logonun ana hattını oluşturduktan sonra toplulukta kullanılan bir iki rengi kullanarak hızlıca renk paleti oluşturdum ve Flarum etkileteriyle özdeş olarak kullanılabilmeleri için logoda kullanmaya karar verdim. Ancak hangi Producer Addict etikenin hangi renkle birlikte kullanılacağını anlamak zor olacağından dolayı logoda yer alan bumerangın içindeki boşluğu da logodaki gibi bölünmüş kelimelerle eşleştirdim.
Benim için logoyu hatırlanabilir kılmak genellikle önemli olmuştur, bunun için oluşturduğum şekli büyük olarak sosyal medya görsellerinde de kullanmaya karar verdim -ki ilan verenin böyle bir talebi yoktu-, renkler ve renklere ait etiket adlarını burada kullanarak içeriğin hangi konu ile ilgili olduğunun anlaşılabilir olmasını kolaylaştırdım.
Bu logonun istediğim dinamikliğini kazandırdı ve endüstrideki yansıtmak istediğim eğlenceli kısmını da daha büyük bir alanda kullanmama fırsat oluşturdu. Bunun haricinde Twitter ve Facebook gibi sosyal medya alanlarında logo ve kapak çalışmaları da yapmayı istedim ancak kazanamama ihtimalime karşı bunlara vakit ayırmayı uygun görmedim.
İlan sahibinin anlamadığım bir gerekçeden dolayı animasyonlu logo talebi vardı. 2020’de bu bana oldukça garip gelmişti ve ilk başta hazırlamayı uygun görmedim. Bunun ana nedeni ise Flarum Topluluğunda paylaşılan animasyonlu logoların aşırı uç örneklere sahip olmasıydı. Çalışmayı tamamlayıp ekrana baktıktan sonra çok daha basit ve başa döndüğünde sorun olmayacak bir formda logoya animasyon kazandırabileceğimin farkına vardım.
Bunun için de etiketlerle özdeş olarak kullandığım renk paletini logonun içinden geçirmeye karar verdim. Kurumsal bir çalışma olmasını istediğim için logoyu tek renk hazırlamıştım ancak ilk başta istediğim dinamikliği pek yansıtmadığımı çalışma bitince fark ettim. Bu dinamikliğin logoda kullanılabilmesi için ise üstte de örneğini görebileceğiniz bir fikri uygulamaya koydum.
En nihayetinde ben bu çalışmayı ödülü elde etmek için değil, toplulukta birine yardımcı olmak amacıyla hazırladığım için “müzik” saplantısına takılmadan güzel bir şekilde bitirdiğimi düşünüyorum. Ekranın karşısına geçip baktığımda gerçekten modern ve hatırlanabilirliği yüksek bir sonuç elde ettiğim kanısındayım.