2022?

2022 kayadan toz aldı. 2022'nin çok şey götürdüğünü zannettiğim anlar olsa da yılın sonunda hiç de öyle olmadığını görmüş oldum. Geçtiğimiz yıl bir şeyler götürmüş olabilir, ancak yerine koyamayacağım pek çok şey kattı.

2021’in sonunda ekonominin allak bullak bir hal almasının KKM ile durulacağını düşündüğümde şu anda ne kadar Polyanna olduğumu fark edip gülüyorum. Çünkü 2021’de patlak veren bu ekonomik durum, benim İstanbul’a taşınmam ve hayatıma yeni bir sayfa açmanın üzerinde büyük bir tehdit oluşturuyordu. 2022’ye girerken İstanbul’daki akrabalarımla beraber vakit geçirmek elbette benim için büyük bir şanstı, ancak senenin ilk aylarından itibaren İstanbul’da uzun vadede barınmanın ekonomik açıdan zor olacağı hissi içimi kaplamıştı. Yeni yıl ile beraber Yüksek Lisansımı bıraktığımdan dolayı askerlik bilgilendirmesinin gelmesiyle biraz daha büyüdüğümün farkına vardım. Ancak bunu hissettiren şey askerlik değil, yuva kurmaktı. Neden bilmiyorum ancak askerlik haberini alır almaz beni önce evlilik ve ardından kariyerim ile ilgili düşünceler etkisi altına almaya başladı. İş yerinde beraber çalıştığım evli ve evliliğe hazırlanan arkadaşlarımı gördükçe, onların mutluluğunu gözlemledikçe ben de bu arzuya bir yandan sahip oldum. Bir yandan ise birkaç satır önce bahsettiğim ekonomik durumdan dolayı oluşan İstanbul’da barınma ve kariyer endişesi baskın çıktı.

İstanbul’da çalıştığım dönemde benim barınma sorunum yoktu açıkçası. Teyzem ile beraber kaldığım için mevcutta olmayan barınma sorunu ilerde evlilik olduğunda elbet bir gün elbette baş gösterecekti. Bu bahsettiğim dönemde İstanbul’da ev kiraları günümüzdeki fekalet ötesi seviyelere gelmemiş ve henüz tersine göç dalgası başlamamıştı, ancak ayak sesleri uzaktan da olsa gelmeye başlamıştı. O dönemde çalışma arkadaşlarımın bir kısmı bu sorunla boğuşmaya başlamıştı bile. Malum referandumdan sonra kardeşimize yetkiyi verdiğimizde, ekonominin eğrisine baktığımda zaten iyiye gidecek pek bir şeyin olmadığı da az buçuk gözüküyordu. Tabi İstanbul’daki emlak sorunu gibi henüz geçim sorunu da kendini net bir şekilde hissettirmeye başlamamıştı. Dolayısıyla ben de sene ortasına kadar veya sene ortasından bir süre sonra daha bulunduğum kurumda çalışmaya devam etmeyi planlamıştım. Çünkü hem yaptığım işi, hem de çalışma arkadaşlarımı seviyordum. Pek çok kişi bana bu ikisinin iyi olduğu yerde çalışmanın ne kadar zevkli olduğu konusunda katılacaktır. Ancak profesyonel hayatta da günlük hayatımızda olduğu gibi beklenmedik durumlar meydana gelebiliyor. İkili ilişkilerde olduğu gibi profesyonel ilişkilerde de iletişim eksikliği veya iletişimsizlik; belki de başka konular bir anda radikal kararlar almamıza neden oluyor. Şimdi geriye dönüp baktığımda bu kararı almakla ne kadar iyi yaptığım konusunda kendimi tebrik ediyorum. Tek üzüldüğüm şey ise çalışma arkadaşlarımdan ayrılmak oldu. Aslında çalışma arkadaşlarım diyerek bile şu anda doğru sıfatı kullanmadığımı düşünüyorum çünkü profesyonel hayatta her ne kadar bu eksi olarak değerlendirilse de gerçekten “aile” gibiydik, hala da öyleyiz. Ben çalışma arkadaşlarımın günlük tempolarını bilmediğim için aramaya pek çekinsem de sağolsunlar ara ara beni arayıp konuşuyoruz. Konuşamadıklarımın kariyerlerindeki yükselişlerine LinkedIn’den şahit olmak bile yüzümü tebessüm ettirmeye yetiyor.

Çalıştığım eski kurumdan dostlarım

Buraya özel bir paragraf eklemem gerekecek; Eylem’in ve eşinin bir kızı olacağını öğrendiğimde yaşadığım heyecan bambaşkaydı. O haberi aldığımda gerçekten tarif edilemez bir mutluluk yaşadım. Şimdi yazı vesiysiyle bir kez daha kendisini ve eşini tebrik ediyorum, şimdiden küçük Bilge hanıma sağlıklı bir ömür diliyorum. Hakan, Onur, Cansu, Berke, Perihan’ın kariyerlerindeki yükselişe LinkedIn’den şahit olmak daha önce belirttiğim gibi beni derinden mutlu ediyor. Alper’in benden kısa süre yine aynı kurumdan ayrılıp farklı bir kariyer rotası çizmesi, bu süreçte sık sık iletişime geçmemiz de çok kıymetliydi. Benden kısa süre önce ayrılan Cemre ve erkek arkadaşı Ulaş’ın da kariyerlerine İstanbul dışında devam etmeleri, onlardan da güzel haberler almak beni ayrı mutlu etmişti. Ecem’in de ne kadar hatırnaz olduğunu unutamam, sağolsun hiç beklemediğim bir anda birden telefonumda adını görüyorum. Güzel enerjisiyle bir saatlik o öğle arasında bana 10-15 dakikasını ayırıp konuşması bile çok kıymetli. Yazının bir yerinde Hasan’dan da bahsetmemek olmaz elbette, herkesin adını geçirmeye özen gösterip de Hasan’dan bahsetmemek büyük bir kabalık olur. Hasan ile uzun süreli çalışma fırsatımız olmadı. Ancak Hasan çalıştığımız dönemde gerçek bir sakin güç idi. Yukarıda LınkedIn güncellemesi münasebetiyle adlarına yer verdiğim arkadaşlarımdan da tek tek bahsetmek istedim ama satırlar şelale olup akacak diye korkuyorum, aksi bir durum yok onu belirteyim. Adının hiç geçmediği eski ve yeni çalışma arkadaşarım için de bu paragraftaki duygulara sahibim. Ancak o arkadaşlarımla uzun süredir diyaloğum olmadığı için yazıda bahsetmem doğru mu olur yanlış mı olur bilmiyorum, ondan dolayı bir şeyler yazmak istemedim.


Bir süre yere paralel gittikten sonra çalıştığım yerden ayrılma kararı aldım, zaten askerlik bir kenarda duruyordu, bu belirsizlik büyük bir etmen idi. Bir yandan da ekonominin daha da vasat bir hal alması ile İstanbul’daki maceramı sonlandırıp Samsun’a döndüm. Plan basitti; Kasım’a kadar Samsun’da duracaktım. Askere gidecektim ve dönünce yeni bir işe girecektim. Plan ne kadar basit olsa da ben ne Kasım’da askere gidebildim, ne de askerden dönünce bir yerde çalışmaya karar verdim. Samsun’a döndükten sonra tesadüfen freelancer olarak bir müşteri aldım. Tanıdık vasıtasıyla edindiğim bu müşteri, aslında yerel ekonomide dijital dönüşüme olan ihtiyacı keşfetmeme neden oldu. Zaten Nisan ve Mayıs aylarında LinkedIn’de sıklıkla “bireylerin kendi şirketlerini açmaya eğilimleri” olduğuna yönelik rapor ve trendleri görüyordum. İlk müşterimi aldıktan kısa süre sonra yerelde uygulanan dijital pazarlama örneklerine göz attım ve burada ciddi bir potansiyelin olduğundan emin oldum. Şöyle özetleyeyim; Google Search Ads veren hiçbir rakibin, ilgili anahtar kelimeye özel bir landing page’i olmadığı bir pastadan bahsediyoruz. Hal böyle olunca işi olmasu gerektiği gibi yaptığımızda sıfır olan bir markayı neredeyse tam kapasitede çalışan bir işletme haline getirdim. Elbette Samsun’da dijital pazarlama işi ile uğraşan firmalar var, ancak nedense benim müşterim ve benzer sektörlerine henüz erişememişler. Yavaş yavaş askerlik sonrasında ne yapacağıma dair bir fikrim de oluşmuş oldu. Hem buradaki başarı diğer rakipler tarafından görüldükçe de ilgi de kademeli olarak arttı. İşte bu askerlik olayı da burada patlak verdi, çünkü Kasım’da gideceğim diye iş almadım. Sonra da son başvuru tarihini kaçırıp süreci Şubat’a kadar uzatmış oldum. 😪

Bunun üzerine tabi güzel şeyler de olmadı değil. Senenin başında askerlik haberini aldıktan sonra gelen evlilik ve gelecek gibi soru işaretlerini ortadan kaldıracak bir adım da atmış olduk. Kasım’da askere gidemeyeceğim belli olunca 2017’den beri süren birlikteliğimizi resmileştirmek için olan ön adımlardan birisi olan ailelerin tanışması ve nişan süreci bu vesileyle gerçekleşmiş oldu. Bilge (müstakbel eşim 🙂) ile beraber olduktan sonra her zaman hedefimiz geleceğimizi de birlikte sürdürmekti, ikimiz de hiçbir zaman farklı şeyler düşünmedik. Bunun ne zaman ve nasıl olacağına dair kendi aramızda konuştuğumuz zamanlar olmuştu. Biz ne kadar kendi aramızda konuşursak konuşalım hiç beklemediğimiz bir anda ve kısa süre içerisinde ailelerimiz tanıştı ve nişanlandık. Bu benzer süreçte yine eski çalıştığım kurumdan arkadaşım Onur’un da düğünü vardı. Onur’un ve eşinin düğünü ile bizim tanışma süreci peşpeşe günlerde gerçekleştiği için gidemedim, ancak onların sevgisine uzaktan ortak oldum.

Neziha Akaevren ve Tolga Altaş nişan fotoğrafı

Şimdi geriye dönüp baktığımda ben bu sürecin nasıl geçeceğini bilmediğim için hep ithiyatlı davranmışım bunu fark ediyorum. Çünkü aileler bir araya geldiklerinde sanki yıllardır birbirleriyle tanışıyorlarmış gibi etkileşim halindeydiler. Bu süreci görmek beni büyük ölçüde rahatlattı zaten. Sürecin böyle olacağını bilseydim herhalde önceden olaya bakış açım bambaşka olurdu. Tabi burada Bilge’nin de rolünü göz önünde bulundurmam lazım. Birlikte olduğumuz süre boyunca zaten hiçbir zaman desteğini benden esirgemedi, buna ek olarak bu süreçte de alçak gönüllülüğü, makul ve açık oluşu tüm süreci ikimiz için de inanılmaz kolaylaştırdı. Bunlar tabi ki süpriz değil, uzun yıllardır birlikte olduğumuz için o beni, ben onu gayet iyi tanıyorum. Ancak bu süreçte de bunlara sahip olduğumu bilmek beni ayrı rahatlattı. Umarım onun için de benzer duygular geçerlidir. 😅

Yılın son kötü olayı sanırım neredeyse hayatımı kaybedeceğim bir kaza geçirmiş olmamdır. 😅 Bu kadar rahat bahsedebilmemin temel sebebi ise benim kazayı tek bir sıyrıkla atlatmış olmam. Samsun’dan Tokat’a giderken yaşadığım bu trafik kazası daha önce hiç ufak kaza yaşamamış olan ben için oldukça zor bir süreçti aslında. Yani olayı uzun uzun anlatsam da yaşananlar değişmeyecek, o yüzden yazmaya değer görmüyorum. İyi haber, hala hayatta olabilmem. İlk başta bana sanrılar gösterse de veya herhangi bir araçla seyahati zorlaştırsa da yavaş yavaş geride bıraktım diyebilirim.

Maddi hasarlı trafik kazası

Şimdi ise bu yazıyı 2023’ün ilk gününde yazıyorum. 2023’e Bilge ile girmenin verdiği mutluluk, birkaç saat önce onu terminale bırakmanın burukluğuna bıraktı kendini. 1 Şubat itibariyle de 6 aylık bir sürece evrilecek bu durum. Bu yazı hem yılı özetlemek amacıyla iyi oldu, hem de Şubat ayı itibariyle “bir Tolga vardı noldu ona” diyenler için ne olduğuna yönelik küçük bir özet olmuş olur.

Yılbaşı süsleri önünde Bilge Akaevren

Okuduğunuz için teşekkürler.

Dipçe 1: Samsun’a geri dönmemin verdiği en büyük mutluluklardan birisi kardeşim ile geçirebileceğim son geniş anları bana sunmuş olmasıdır. Önümüzdeki sene üniversiteye gideceği için artık eskisi kadar beraber yan yana vakit geçiremeyeceğiz. Bu nedenle bu vakti kardeşimle geçirmek benim için kıymet biçilemezdi.

Dipçe 2: İstanbul’da olduğum süre boyunca kıymetini asla paragraflara, cümlelere veya kelimelere sığdıramayacağım kıymetli dostum Melih’i unutamam. Kendisinin kıymetini elbette sadece İstanbul’da olduğum süre boyunca değil, tanıştığımız zamandan beri yadsıyamam. Ancak İstanbul’da geçirdiğim o dönemlerin güzel olmasının büyük bir nedeni de Melih’tir. Melih ile beraber elbette Safa’yı da unutamam. Birlikte gerçekleştirdiğimiz çeşitli aktiviteler ile unutulmaz bir süre yaşamış olduk.

Melih Çalışkan ve Safa Menteş

Dipçe 3: Hayatımda kaç kere büyük konuşmamam gerektiğini öğrendiğimi bilmiyorum ama 2022 bir kez daha bana bunu öğretti. Hakkımda sayfasına bakacak olursanız “Her ne kadar hoşlanmasam da bazen WordPress ile de çalışmak zorunda kalıyorum.” diye bir cümle yazdığımı görebilirsiniz. İbret olsun diye kaldırmıyorum. Şu anda yaptığım tüm siteleri Gutenberg editörü kullanarak WordPress altyapısıyla yapıyorum. WordPress’in eski yapısından hiç haz etmediğim için böyle bir cümle kurmuştum ama Gutenberg geliştirildikçe WordPress’in güçleneceği ortada. İbret olsun diye de o cümle orada kalsın diye düşündüm.


Sıradaki

Tasarımlarda Saf Siyah Yerine Kullanabileceğiniz HEX Renk Kodları

Saf siyahı hepimiz tasarımlarımızda kullanıyoruz. Peki ya saf siyahtan uzakşalarak tasarımlarınızı zenginleştirebileceğinizi söylesem? Yazıya göz atın.

WordPress'de child tema nasıl yapılır?

Eğer WordPress tabanlı bir internet sitesi kullanıyorsanız temanızı güncellediğinizde yaptığınız özelleştirmelerin silinmesini istemezsiniz. İşte bu nedenle bir Child temaya ihtiyacınız olacak.

Benzer İşler



Yakın kalalım mı?

Buraya kadar geldiysen daha yakın kalabiliriz. Vero üzerinden beni takip edebilir ve blog gönderiler haricinde de nelerle ilgilendiğime göz atabilirsin.